www.darici.net
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

www.darici.net

yozgat darıcı köyü formu
 
AnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Yazar Dr.Muhammed Bozdag'dan Yazılar

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Bugra Demirkol
MODERATÖR
MODERATÖR



Erkek Mesaj Sayısı : 48
Nerden : Ankara
Kayıt tarihi : 31/10/08

Yazar Dr.Muhammed Bozdag'dan Yazılar Empty
MesajKonu: Yazar Dr.Muhammed Bozdag'dan Yazılar   Yazar Dr.Muhammed Bozdag'dan Yazılar I_icon_minitimeÇarş. Kas. 26, 2008 9:10 pm

KuşatılamaYan HeDef FetHedilEmeZ

Çevremde arzularla dolu insanlar görüyorum. Evlerinden çıkıp çevreye açıldıkça, televizyondan, internetten, gereksiz uykudan, boş oturmaktan uzaklaştıkça üstün arzuları içlerinden dışarıya taşıyor. İnsanların enerji yansıtan yüzlerine, büyük işleri yönetenlere, sanatsal becerilerini ortaya çıkaranlara baktıkça kalplerindeki daha iyi olma, daha güzel işler yapma arzusunu ateşliyorlar. Kendilerini gerçekleştirmek, önemli birer insan olarak yaşamak istiyorlar.

Tembelliğe, içine, nefsine kapananların tüm arzuları nefsani, basit ve vicdanı rahatsız eden zevklerin etrafına hapsoluyor. Böyleleri, sadece cinsel uzvu, mideyi, kulağı, teni tatminden ibaret bir arzular çukuruna çakılıveriyorlar. Çağımızda internet, chat, arkadaşlık gurupları özellikle bu amaca hizmet eder hale gelmiş durumda.

Öte yandan kabuğundan taşıp toprağa çatlayan çekirdek gibi davranan bir çok insan, köşe bucak yetenek avcılığı yapıyor. İçlerindeki o arzuyu, kutsal boyutlu zevk iştiyakını daha kalıcı, gerçekçi, tatmin edici ve evrensel değerleriyle doldurmayı hedefliyorlar. Bir anın ve tek nefsin çirkin tamimine saplanmak yerine, ortak kültür içerisinde tarihe açılacak tatmin arayışlarına yöneliyorlar. Bu yolda tarihe hangi eserleri bırakabileceklerini hesaplıyorlar.

Birisi şiir, diğeri hikâye, öteki roman, birisi beste, öteki resim, beriki vakıf, diğeri dernek, ya da sanatsal bir tasarım, bir buluş, bir güzel bakış, bir huzur verici konuşma bırakıvermek istiyor göçüp gitmeden. Her varlık bir kelebek gibi aleme bir renk ve güzellik taşıyıp gitme amacıyla vücut bulmuştur.

Bir incelik beni şaşırtıyor: Hayvanlar doğuyorlar ve başlarında bir öğretici olmaksızın niçin yaratılmışlarsa onu profesyonelce icra edip gidiyorlar. Ördeğe yüzmeyi, arıya yuvasını temizleyip bal toplamaya uçmayı öğreten yok. Doğuyorlar, hızla kalkıp ne yapacaklarsa onu yapıyorlar.

Bir ceylan yavrusu doğduktan bir iki saat sonra yürümeye başlar, annesiyle iletişim kurmayı öğrenir; insanınsa yürümeyi, konuşmayı öğrenmesi yıllarını alır. İnsanlar olarak çok temel bir farkımız var: Hiçbir yeteneği öyle bedavadan edinemiyoruz. Hayvanlar öğretilmiş, eğitilmiş olarak doğuyorlar. Ancak yetenekleri ve bilgileri doğadaki görevleriyle sınırlı. Buna karşılık insanlar öğretilmemiş olarak doğuyorlar; potansiyel yetenek ve bilgilenme kapasiteleri neredeyse sınırsız.

Bu durumdaki insanlar olarak neden arzularımızın heyecanı içerisinde boğulabiliyoruz bazen. Çok şey isteyen ama hiçbir şey yapamayan insanlar haline neden geliyoruz?

Bunalıma düşmüş bir genç yazıyor: Arzular ve hedefler tüm benliğini kuşatmış. Dünyada zulmü durdurmak istiyormuş: Bir tek yetim ve sevgisiz çocuk kalmasın istiyormuş. Fakirlikleri sonlandıracak şeyler yapmak istiyormuş. Hatta zalim ülkelere karşı gidip mazlumların yanında bile savaşmayı düşünüyormuş. Elinden bir şey gelmediği ve bir şey yapamadığı için de bunalıma düşüyormuş. Bu genç bir şey yapabilecek mi? Bu tutumuyla maalesef hayatını boşa tüketecek. Şunun için:

-Bir ot bir dağın yükünü çekemeyeceğine göre, herkes haddine uygun hedeflere adanmalıdır. Biz ne Herkül’üz ve ne de evrenin kurtarıcı kahramanı. Biz sadece iyi ve doğru bir şeyleri imkânlarımız ölçüsünde yapacağız. Burada Allah’ın kaderi yaşanacak ve bu imtihan evreni kıyamete kadar sürecek.

-Hiçbir şey yapmadan bir şey istemenin ne mantığı olabilir? İnsan almaya hazır olmadığı şeyi alamayacaktır. Tutamayacağı şeyin eline tutuşturulmasını beklemesi mantıksızdır. İnsanı bir hedefe ulaştıran en büyük faktör, onu taşıyan yetenekleri kuşanmış olmasıdır. Bir işi en iyi biçimde yapabileceğinden emin olmayan veya bunu ispatlayamayacak durumdaki kimse o işi yapmaya hazır değildir. Yazar olmak mı istiyorsunuz? Başarıyla kitap yazacak bir yetenek geliştirin ve nasıl olabildiğinizi görün. Ticaretle para kazanmak mı istiyorsunuz, harika bir ticaret yeteneği geliştirin ve nasıl kazanmaya başladığınızı görün. Bunu ancak o yeteneğin içerisinde bol bol çalışarak başarırsınız.

Öncelik her zaman yetenektir. Bir hedefi fethetmenin yolu, onun çevresini onunla ilişkili yeteneklerle kuşatmaktır. Kişisel hayatımda defalarca tanıklık ettiğim bir inceliği paylayacağım: Hayatta yaptığım hemen her şey uğrunda yeteneklerimi geliştirdiğim alanların etrafında cereyan etmiştir. Bir yetenekte iyi olmuşsam, insanlar bana gelip onu kullanarak bir şeyler üretmeyi teklif etmişler veya işbirliği önermişlerdir.

Şu örnekler üzerinde düşünelim: Genç öss’yi kazanabilir miyim diye endişeleniyor. Oysa derslere çok işi çalışsa, bilgi ve soru çözme yeteneği süper olsa, kazanacak., Sınavı hiç düşünmesine gerek yok. Düşünmesi gereken dersleri olmalı. Genç iş arıyor ve acaba bulabilecek miyim, torpili nereden arasam diye düşünüyor. Oysa, niteliğini ve yeteneklerini süper geliştirse, en azından düzgün konuşma, oturmasını kalkmasını, çevresiyle uyumlu ve sempatik iletişim kurmasını başarsa, giyimi kuşamı bilse bile iş bulacak. Böyle konularda ne kitap okumuş ve ne de insanları gözlemiş. Ülkede binlerce çalışan aranıyor; ama aranan nitelikte eleman bulamadıkları için çalıştıramıyorlar.

Biz bir hedefe saplanıyoruz güya. Sorulursa arzularımız ve hedeflerimiz vardır diyeceğiz. Ama içten isteyişimiz zayıf, ona ilişkin yeteneklerin neler olduğunu öğrenmemişiz bile ve hatta o yolda en çok ihtiyacımız olan yeteneklerin farkında da değiliz. Yapamaz mıyız? Günlerimiz boş boş geçiyor; her gün nice saatlerimizi bu amaçla kullanabilecek durumdayız üstelik.

Hedefe ilerlemek hedefi düşünüp durmakla, yapacağım edeceğim diye yumruğunu sıkıp bağırıp çağırmakla olmaz. Merdivene tırmanmanın yolu, basamaklara basarak gitmektir. Şoförlük öğrenmeyen araç kullanabilir mi? Yüzme bilmeyen yüzebilir mi? Bu yetenekleri hocalar anlatarak da kazandıramazlar. Anlaşılmaz olan burada: Bir şeyi eğitimini kazanmadan, hele o konuda tam yetenekli hale gelmeden o şeyi yapabileceğimizi sanarak en büyük hataya düşüyoruz.

Öğrendiklerimiz bize doğru kararlar alma becerisi kazandırır; ama başarıyı öğrendiklerimiz değil, yeteneklerimiz belirler. Dünyanın tüm bilgilerini bilsek dahi, yetenek geliştirmemişsek bir şey başaramayız. Yetenek ise, bilgiden farklı bir özelliktir; o dinleyerek, okuyarak kazanılamaz. Onun tek yolu, yaşanması, hayatın içerisinden, tekrarlanarak geliştirilmesidir. Öğretici nezaretinde olursa daha hızlı ve profesyonel olacaktır.

Kendimize şunu sormamız gerekir: İstediğim noktaya gelmem için hangi yeteneklere ihtiyacım var. Bilinçsiz yeteneksizlik aşamasında, neye ihtiyacımız olduğunu bile bilmeyiz. Ama konu hakkında okudukça, gözlemledikçe, basit bir hedefin bile onlarca küçük yeteneği geliştirmeyi gerektirdiğini keşfederiz ki, işte en önemli sıçrama bu farkındalıktır. Bundan sonrası bol egzersiz, çaba, azim olacak ve sonuç kendiliğinden gelecektir.

Şu halde, hedeflerinizi fethetmek istiyorsanız, onları gerektirdikleri yeteneklerle kuşatarak işe başlamalısınız. Eğer aranan yetenek sizde varsa, mutlaka sizi bulurlar. Ama siz bir de proaktif davranırsanız, sizi daha iyiler keşfederler

Dr.Muhammed Bozdag



Darıcı Köyü
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Bugra Demirkol
MODERATÖR
MODERATÖR



Erkek Mesaj Sayısı : 48
Nerden : Ankara
Kayıt tarihi : 31/10/08

Yazar Dr.Muhammed Bozdag'dan Yazılar Empty
MesajKonu: Geri: Yazar Dr.Muhammed Bozdag'dan Yazılar   Yazar Dr.Muhammed Bozdag'dan Yazılar I_icon_minitimeÇarş. Kas. 26, 2008 9:12 pm

Çok sevdigim bir yazar oldugu için bazı yazılarını paylaşmak istedim.okursanız sevinirim



Darıcı Köyü
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Bugra Demirkol
MODERATÖR
MODERATÖR



Erkek Mesaj Sayısı : 48
Nerden : Ankara
Kayıt tarihi : 31/10/08

Yazar Dr.Muhammed Bozdag'dan Yazılar Empty
MesajKonu: Geri: Yazar Dr.Muhammed Bozdag'dan Yazılar   Yazar Dr.Muhammed Bozdag'dan Yazılar I_icon_minitimeÇarş. Kas. 26, 2008 9:14 pm





Gülümsemeye söz veriyorum.


Leo Buscaglia der ki, "Günün başlangıcındaki ruhsal durumunuz, o gün ilişkide bulunduğunuz herkesi etkiler." Ruhsal durumuzun düşünceleriniz kadar bakışlarınızdan da etkilendiğini biliyor olmalısınız. Günün sabahında yüzümüzden yansıyan duygu, günün akşamına kadar yaşadıklarımızı şekillendirecek. Ya mutluluk saçacağız çevremize ya da üzüntünün yayıcısı olacağız.
Bazı insanlar canlı, heyecanlı ve güler yüzlüdürler. Onların çalışma azmiyle dolu olduklarını görürsünüz. Bakışları ışıl ışıl parıldar. Seslerinden heyecan fışkırır. Çünkü hedefleri vardır; çünkü ideallere adanmışlardır; çünkü anlamlı işler uğrunda uykularını terk etmeye gönüllüdürler. Karamsarların düşünmediğini düşünürler.
Gününüze nasıl başladığınızı anlamak için yarım saat düşünme fırsatınız oldu mu? Örneğin bu sabah aynaya baktınız mı? Evinizden çıkarken aile üyelerinize nasıl baktığınızı hatırlıyor musunuz? Yoksa gözleri fark etmediniz mi ve nasıl baktıklarını görmediniz mi? Fark etmeyenler, fark edilmeyi hak etmiyorlar. İnsan aynadır; karanlık olan karartır, parlak olan aydınlatır.
Kalabalık şehirlerin sabahındaki şu gürültülü koşuşturmaları izleyin. Eğilmiş başlar, nereye baktığını bilmeyen gözler... Donuk simalar, gülücükten mahrum, umutsuz, bezgin, bitkin, şefkate muhtaç garipler göreceksiniz. Kim bilir, hangi sınavın sorusunu, hangi arabanın taksitini düşünüyorlar?
Oysa küçük kuşlar, sabahın ilk ışıklarında, ağaçların dalları arasında ibadet edercesine dans etmeye girişmişlerdi. Ekipler halinde uçuşmuşlar, konuşmuşlar; hareketlerinden neşe, seslerinden huzur okumuştunuz. Bir dakikalarını bile durgun ve donuk geçirmediklerini görmüştünüz. Fırtınaysa, onlar açıkta; sıcaksa, onların serinleticisi yok. Yiyecekse, kışlık bir şeyler depolayamazlar. İçten şükreden gönüller için her sabah bir bahardır, bir diriliştir. Bugün niceleri bu sabahı göremediler.
Biliyoruz ki insan sevinenle sevinecek; üzülenle üzülecek kadar engin bir ruhla yaratılmıştır. Ama bu insan evsiz serçeden, arabasız arıdan daha umutsuz, daha bitkin olmamalıdır.
Gerçekte mutluluk başkalarına verilebilecekler arasında en ucuzu ve en kolayı olduğu halde en değerlisidir. Saygı ve sevgi bakışı yeter. Yüzüne baktığınızda kalbinize heyecan veren, mutluluk saçan bir insan varsa ondan kaçmazsınız. Ümidi öyle insanların gözlerinde bulur, şefkati onların sözlerinde tadarsınız. Kibir dostluğu katleder.
Bugün yüzüne baktığınız kaç kişiyi gülümsettiniz? Sevinçli selamınızı ruhundan okuyan kaç kişi sesinizi duyma bahtiyarlığına erişti? Kaç kişiyi bir yığın dert arasından çekip huzura çıkardınız?
Ya da kaç kişiye ilk yüzleştiğiniz otobüs durağında somurttunuz? İş yerinize girer girmez, kaç mesai arkadaşınıza "seni önemsemiyorum, sevmiyorum ey paçavra!" anlamına gelen boş bir bakışla "günaydın!" deyiverdiniz.
Herkes ve her şey sevgi bekler. Evrenin Yaratıcısı bile, sevgisine ve lütfuna karşılık sevgi bekliyor yarattıklarından. Sehpanızın üzerindeki menekşe bile, günler ve geceler boyunca, "beni sevin" diye yalvarıyor.
Şehirlerin sevgisiz, saygısız sokaklarında savrulmak zorunda kalan insanlar, kalplerini karamsarlığa kaptırıyorlar. Bizler taştan dağlara dönüşen dargınlıklarımızı, gittiğimiz yerlere taşımakta neden bu kadar ısrarcıyız?
İslam Peygamberi (asm) insanlara öyle iyi davranırdı ki, herkes en çok kendisini sevdiğini sanırdı. Hz. Ali (ra) der ki, "İnsanlara öyle iyi davranınız ki, düşmanlarınız bile ölümünüze ağlasınlar."
Öyleyse kendime söz veriyorum, duvara bile bol bol gülümseyerek bakacağım. İnsanlara, hayvanlara, bitkilere, yıldızlara gözlerimle gülümseyeceğim. Yapayalnız mıyım? Olsun. Beni izleyen sevgili meleklerin hafızasında da, somurtkan bilinmek istemem. Bu bazen ikiyüzlülük mü olur? Karanlık bir kalbi gülümseyen gözlerde gizlemek şerefli bir ikiyüzlülüktür



Dr.Muhammed Bozdag


Darıcı Köyü
[i]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yazar Dr.Muhammed Bozdag'dan Yazılar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.darici.net :: darıcı köyü-sizden gelenler :: belgeler yazılar-
Buraya geçin: